SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ
Kandaki sodyum düşüklüğünün birçok nedeni vardır. Kanda sodyumun 135 mEq/L den az olmasına sodyum düşüklüğü denir. Sodyum düşüklüğünün nedenleri şunlardır:
A. Böbrek Dışından sodyum kaybı olması nedeniyle 1. Kusma ve ishal 2. Peritonit, pankreatit, yanıklar, kas erimesi 3. Yanıklar, aşırı terleme, kistik fibrozis
B. İdrarla Sodyum Kaybı
1. Tuz kaybettiren nefrit 2. Adrenal yetmezlik 3. İdrar söktürücü ilaçlar (tansiyon ilaçları)
C. Vücut Sıvı kaybı olmadan oluşan sodyum düşüklüğü
1. Tiroid Yetmezliğ 2. Hipofiz yetmezliği, adrenal yetmezliği 3. İlaçlar ( epilepsi ilaçları, karbamazepin, klofibrate, siklosporin, fenotiazin, antidepressanlar, vinkristin) 4. Çok su içmek 5. uygunsuz ADH sendromu
D. VÜCUT VOLUM ARTMASINA BAĞLI Sodyum Değişikliği
1. Nefrotik sendrom denilen böbrek hastalığı 2. Siroz 3. Konjestif kalp yetmezliği 4. Kronik böbrek yetmezliği
E. Bazı Hastalıklara bağlı Sodyum Düşüklüğü
1. Şeker yüksekliği (hiperglisemi) 2. Mannitol adlı serum verilmesi 3. Kanda trigliserid isimli yağ yüksekliği 4. Multipli myeloma hastalığı
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜYLE BİRLİKTE OLAN HASTALIKLAR
1. Tiroid yetmezliği (Hipotiroidi) 2. Hipofiz yetmezli 3. Adrenal Yetmezliği 4. Uygunsuz ADH sendromu
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜNDE BELİRTİLER
sodyum 130-135 arasında hafif yetmezlik vardır. Bu durumda pek bir belirti, şikayert olmaz. 120-130 arasında sodyum varsa bulantı, kusma, halsizlik olur 115-120 mEq/l arasında ise baş ağrısı, halsizlik, oryantasyon bozukluğu olur. Bazı kişilerde tansiyon düşmesi, halsizlik, iştahsızlık, kas krampları, vucut ısında düşme olabilir.
HANGİ TETKİKLER YAPMALI?
Önce bu düşükllğün bir laboratuvar hatası olup olmadığını anlamak için tekrar sodyum ölçümü yapılmalı veya başka bir laboratuvarda tekrar ölçüm yapılmalı
Üre, kreatinin, idrar dansitesi, böbrek testleri, karaciğer testleri, kanda şeker, kanda trigliserid ölçümleri yapılmalı.
Ayrıca mutlaka Tiroid hormonları (TSH, T3 ,T4) ölçülmeli
KAN SODYUMU 125 MEq/L ve ALTINDAYSA MUTLAKA BİR HASTANEYE -ACİL SERVİSE BAŞVURUNUZ
SODYUM VE TUZ
Sodyum vücudumuzda en çok bulunan minerallerden birisidir. Sodyum genellikle sofra tuzu veya tuzlu gıdalarla alınır. Sodyum, damarlar içindeki kanın miktarı ve tansiyonumuzun kontrolünde önemli rol oynar.
Kandaki sodyumun normal sınırlarda olmasını bazı hormonlar ayarlamaktadır. Bu hormonlardan birisi böbreküstü bezinden salgılanan aldosteron hormonu ile kortizol hormonudur. Beynimizde bulunan hipofiz isimli bezden salgılanan antidiüretik hormon (ADH) isimli hormon da kan sodyum düzeyinin az veya çok olmasında etkili olmaktadır.
Kandaki sodyum azlığı genellikle az tuz yenmesinden kaynaklanmaz.
Eğer kandaki sodyumun miktarı 135 mEq/L’nin altına inerse sodyum düşüklüğü var denir. Kanda sodyum düşüklüğü ya vücutta aşırı su birikmesi nedeniyle ya da aşırı sodyum kaybı nedeniyle oluşur. Kortizol hormonunun az olması, tiroit hormonlarının az olması kanımızda sodyum miktarını azaltabilir. ADH hormonunun aşırı salgılanması ise vücutta su miktarını artırarak kan sodyumunu azaltabilir. Kandaki sodyum düştüğünde baş ağrısı, bulantı, kusma, kas krampları, yorgunluk ve baygınlık meydana gelir.
Aşırı egzersiz yapanlarda ve özellikle maraton koşucularında kan sodyumunda düşme sık görülür. Bunun nedeni vücutta sıvı birikimi olmasından ve sıvı atılımı azalmasından ileri gelir.
Bazı ilaçların kullanımı da kan sodyum düşüklüğü yapar. Bu ilaçlar şunlardır: Morfin, idrar söktürücü ilaçlar (Lasix), romatizma ilaçları (ibubrofen, naproksen), Prozac, ve Tofranil gibi psikiyatri ilaçları.
Erişkin bir kişi için günlük 1.5 gram sodyum alımı (Tuz olarak en fazla 5.8 gram) yeterlidir. Bir besindeki sodyum miktarı 2.5 ile çarpınca tuz miktarı ortaya çıkar. Örneğin bir besinde 1.0 gram sodyum var demek, 1x2.5= 2.5 gram tuz var demektir.
Tuz alınması ile bazı hastalıkların gelişmesi arasında ilişki vardır.
Diyetteki tuz azaltılınca aşağıdaki hastalıkların görülme sıklığında azalma saptanmıştır:
•Mide kanseri •Kemik erimesi •Böbrek taşı •Tansiyon
Tuzun fazla alınması bulantı, kusma, ishal ve karında kramp yapar.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ YAPAN TİROİD YETMEZLİĞİ(HİPOTİROİDİ) NEDİR?
Tiroid bezinin az çalışmasına ve bu nedenle tiroid hormonlarını az üretmesine ve sonuçta kanımızda tiroid hormonlarının (T3 ve T4) düşük olması durumuna tiroid yetmezliği veya tıp dilinde hipotiroidi denir. Tiroid hormon yetersizliği sonucu vücudumuzun tüm metabolik olaylarında yaygın yavaşlama vardır ve bu nedenle vücudun dengesi alt üst olur. Vücuttaki bu bozuklukların yanı sıra ruhsal çöküntü, unutkanlık, hareketlerde yavaşlama ve uykusuzluk görülür. Hamilelik döneminde tedavi edilmeyen tiroid yetmezliği bebeklerde zeka geriliğine neden olabilmektedir.
Hipotiroidizm, toplumda % 4.6 oranında bulunur. Bunun çoğunluğunu başlangıç halindeki veya hafif derecedeki tiroid bezi yetmezliği (sadece TSH yüksek fakat T3 ve T4 normal olması) oluşturur. Tiroid yetmezliği tiroid fazla çalışmasından daha çok görülür ve nodüllerden sonra en sık görülen tiroid hastalığıdır.
Tiroid yetmezliği kadınlarda daha sık görülür ve yaşın artmasıyla sıklığı çok artar.
Bebek ve çocuklarda büyüme ve gelişmede belirgin gecikmeye, erişkinlerde ise vücut metabolizmasında yavaşlamaya neden olan tiroid yetmezliği tedavi edilmediği durumda kalp ve damar hastalıklarına neden olabilmektedir.
Tiroid yetmezliği olan kişilerde tedavi olmazsa kanda sodyum düşeyi düşük olablir.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ VE BÖBREK ÜSTÜ BEZİ YETMEZLİĞİ
Adrenal bezin yetmezliği adrenal bezin kendi hastalığı nedeniyle olabildiği gibi hipofizden ACTH hormonunun az salgılanması nedeniyle de gelişebilir.
Adrenal bezin harabiyetinde kanda kortizol düşerken ACTH hormonu yükselir. Adrenal bezin % 90’nı harap olunca yertmezlik gelişmektedir.
Adrenal bezin yetmezliği adrenal bezdeki hasardan dolayı oluşmuşsa buna ‘’Addison hastalığı’’ da denir. 1855 yılında Thomas Addison isimli bilim adamı tarafından keşfedildiği için onun adına hürmeten Addison hastalığı denmiştir. Görülme sıklığı 40’lı yaşlarda artar ve kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür.
Adrenal yetmezliğin en sık nedeni otoimmün denilen bağışıklık sistemi bozukluğu sonucu adrenal bezlerin harap olmasıdır. Bu durum hastaların % 80-90’nını oluşturur.
Bunun dışında tüberküloz (verem), mantar ve başka enfeksiyonlar nedeniyle de adrenal bez hasarı ve yetmezliği gelişir.
Adrenal bezler az kortizol salgılıyorsa adrenal yetmezlik oluşur ve bu kişilerde halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı, aralıklı kusma, karın ağrısı, ishal veya kabızlık, genel halsizlik, kas krampları, eklem ağrıları, oturup-kalkmakla tansiyon düşmesi (postural hipotansiyon) olabilir.
Genel halsizlik, yorgunluk ve bitkinlik, iştahsızlık ve kilo kaybı (15 kg’a kadar) genellikle ilk bulgulardandır. Bulantı ve kusma sık değilse bile kriz öncesinde mutlaka gözlenir.
Hipotansiyon yani tansiyon düşüklüğü hastaların %90’ında vardır ve genellikle oturup-kalkma ile oluşan şekildedir ve baş dönmesi oluşur.
Kan şekerinde düşme görülebilir.
Tuz yeme isteği ve hafif ateş olabilir.
Hafıza zayıflaması, depresyon, psikoz görülebilir.
Adrenal androjenlerin eksikliği ile kadınlarda pubik ve aksiler (koltuk altı) kıl kaybı, adet kesilmesi görülebilir. Hipofize bağlı adrenal yetmezlikte LH, FSH, TSH hormonları eksikliğine bağlı belirtiler de bulunabilir.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ VE HİPOFİZ YETMEZLİĞİ
Hipofiz bezinin hasar görmesi sonucu hormonlarını salgılayamamasına hipofiz yetmezliği veya tıp dilindeki adıyla ‘’hipopituitarizm’’ denir. Hipofiz yetmezliği hipofiz bezinin hasar görmesi nedeniyle olabildiği gibi hipotalamustan salgılanan hormonların azlığı veya yokluğu sonucu da olabilir.
Hipofiz yetmezliği olunca hipofizden salgılanan hormonlar az salgılanacağı için diğer salgı bezlerinde de yetmezlik gelişir. Örneğin TSH az salgılandığı için tiroid bezi iyi çalışamaz ve tiroid hormon azlığı (hipotiroidi) oluşur. ACTH az salgılandığı için adrenal bez yetmezliği yani kortizol hormon yetmezliği oluşur. FSH ve LH az salgılanırsa yumurtalık veya testis iyi çalışamaz.
Kansızlık (anemi), kan şekeri düşüklüğü, kanda sodyum düşüklüğü vardır. Kan yağları yükselir. Kemik erimesi sıktır.
SODYUM DÜŞÜKLÜĞÜ HORMON HASTALIKLARI, GUATR-TİROİD HİPOFİZ NEDENİYLE veya trigliserid yüksekliği veya Şeker hastalığı nedeniyle olmuşsa bir ENDOKRİN UZMANINA başvurunuz.
|